RSS

7 Haziran 2013 Cuma

6 Haziran 2013 Perşembe

KEPEZÜSTÜ




Antalya'nın Masadağı ve Kepezüstü bölgelerinden kent manzarası izlenebilmekte'dir. Kepezüstü'nde Buca'dan sonra Türkiye'nin en büyük ikinci Atatürk maskı bulunmaktadır.

SAKLIKENT


Saklıkent Kanyonu, yaklaşık 15 km uzunluğunda, içinde Bey Dağları'nın kaynak suyunu bulunduran eşine az rastlanır bir doğa harikası. Akıntı çok şiddetlidir ve soğuk su akar. Fethiye'ye gelmeden Saklıkent-Kemer kavşağından, Saklıkent istikametine doğru hareket ettiğinizde, 32 km mesafe yapmanız gerekir. Tlos antik şehrine çok yakındır.
Kanyonun keşfi ise çok yakın bir tarihe dayanmaktadır. Rivayetlere göre bir çobanın keçisini buraya kaçırması sonucunda keçisinin peşinden gitmesiyle keşfettiği kanyon, çevre yerleşkelerde merak konusu olur. Çobanın burayı bildirmesinin ardından Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Saklıkent'i Milli Park ilan etmesinden sonra, özel firmalarında da desteği ile Saklıkent bugünkü halini alır.




ÜÇ KAPILAR


Kapının iki tarafında, kapı ile aynı zamanda yapılmadığı bilinen iki kule vardır. Bunlardan güneydeki Julia Sancta kulesi olarak bilinir ve bir Hadrian devri eseridir. Süslemesiz blok taşlardan yapılmıştır. Kuzeydekinin ise alt kısımları antik çağa ait olup üst kısmı Selçuklu`lar zamanından kalmadır.





Eserin günümüze değin yıkılmadan gelebilmesinin bir nedeni belki de budur. Sur kalıntılarının yıkılması ile kapı ortaya çıkarılmıştır. Pamfilya`nın en güzel kapısı olarak kabul edilmektedir. Üst kısımları kubbe şeklinde üç açıklık vardır. Sütunları hariç tamamen beyaz mermerden yapılmıştır. Oyma ve kabartma süslemeleri çok güzeldir. Kapının orjinali iki katlıdır. Üst kat hakkında yeterli bilgimiz yoktur.



Kapının önünde durup birkaç saniyelik bir değerlendirme yapınız. Bir yanda modern Antalya`nın çift sıra palmiyelerle ikiye ayrılmış Atatürk Caddesi. Kapının arkasında ise eski Antalya, geçmişle günümüz arasında Pamfilya`nın en güzel kapısı. Bu kapının iki yanında ise iki ayrı çağ ve medeniyetin eseri kuleler. Çağlar ve medeniyetlerin uyum içinde birbiri ile kaynaşması. Bu durum Antalya`nın pek çok yerinde görülebilen ilginç bir özelliktir.

YİVLİ MİNARE


Yivli MinareAntalya'daki ilk İslam yapılarındandır. 13. yüzyıla ait bir Selçuklu eseridir. Kaidesi kesme taştandır. Gövde kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden yapılmıştır. 8 Yivlidir. Minare günümüzde Antalya kentinin sembolü durumuna gelmiştir. Yüksekliği 38 m olup 90 basamaklı merdiven ile çıkılmaktadır. Yivli minarenin bir kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden oluşmuştur. Yivlilerinden dolayı Yivli Minare adı verilmiştir. Kalekapısı semtinde bulunan ve çok sayıda Selçuklu yapıtından oluşan eserler topluluğudur. Külliye'de bulunan yapılar şunlardır: Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi. Yivli Minare Antalya'daki ilk islam yapılarındandır.Yivli Minare Camii, Yivli Minare'nin hemen batısındadır. Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Atabey Armağan tarafından 1239 tarihinde, Gıyaseddin Keyhüsrev adına yaptırılmıştır. Bu eserin kapısının karşısında bir XIII. yüzyıl yapıtı olduğu sanılan Selçuklu Medresesi kalıntıları vardır. Zincirkıran Türbesi, Yivli Minare'nin kuzeyinde ve üst bahçededir. Şekil olarak Selçuklu tarzındadır. Fakat dış yüzeyinin sade olması, pencerelerinin bulunması, içindeki mezarlığın aşağı seviyede olması özellikleri ile Osmanlı Türbeleri karakterini taşır. 1377 yılında yaptırılmış olup 3 adet mezarı korumaktadır. Nigar Hatun Türbesi, Yivli Camii'nin kuzeyindedir. Altıgen bir plan üzerine yapılan Türbe'nin sade bir görünümü vardır. Selçuklu tarzında olan Türbe 1502 yılından kalmadır. Zincirkıran Türbesi'nin batısında bulunan yapı Mevlevihane olup Alaeddin Keykubat tarafından 1225 yılında yaptırıldığı sanılmaktadır. Kitabesi kaybolmuştur. Onarım görmüştür. Günümüzde güzel sanatlar galerisi olarak kullanılmaktadır.





TİTREYENGÖL




Titreyengöl'de hem göl kenarında hem de denize kıyısı olan beş ya da dört yıldızlı, büyük oteller sıralanmış şekilde bulunuyor.
Titreyengöl, adını titrek sularından alıyor. Böyle adlandırılmasının nedeni, Manavgat Çayı’nın bir kolunun denize dökülmeden önce genişleyerek, akıntısının yavaşlaması ve böyle bir görünüm alması...







Titreyengöl'de daha çok lüks oteller bulunuyor, bu sebeple de kendi merkezinde gezecek yer olmasa da çevresinde görülebilecek birçok güzel yer var ki bunların başında Side Antik Tiyatrosu geliyor. Yaklaşık 15.000 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatronun onarım çalışmaları devam etmektedir. Anıtsal girişin önünde küçük boyutta tiyatronun tanrısı Dianisos'un tapınağı yer alır.
Bugün alışveriş merkezi halini almış olan ana caddenin sonundaki limanın batısında yer alan iki tapınak şehrin en anıtsal Roma dönemi yapılarıdır. Kısa kenarlarında 6, uzun kenarlarında 11 sütunla çevrelenmiş olan tapınaklarından biri Athena, diğeri ise Apollon'a ait olup Apollon tapınağının 6 sütunu Prof. Dr. Jale İnan ve ekibinin gayretleri ile yeniden ayağa kaldırılmıştır.
Agoranın karşısındaki onarılmış hamam kompleksi günümüzde Side Müzesi olarak kullanılmakta, kazılarda ele geçmiş tüm buluntular değişik mekânlarında sergilenmektedir.

Titreyengöl'e yakın olan doğal güzellikler de vardır ki bunların en başında Türkiye'de yaşayan herkesin yakından tanıdığı Manavgat Şelalesi gelir.

SAAT KULESİ




Kentin merkezinde, Cumhuriyet Caddesi`nde üzerinde, eskiden "Kapuağzı" denilen ve bugün "Kale Kapısı" olarak bilinen yerin doğusundadır. Bir burç üzerinde, 1901’de Anadolu’da birçok kentte olduğu gibi kulenin saati Alman İmparatoru II.Wilhelm tarafından hediye edilen ve II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı anısına Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılan Saat Kulesi, yıkılan dış kalenin kuzeye bakan burçlarındandır. Seyredenlere kale burcunun devamı izlenimi yaratan Antalya Saat Kulesi`nin zeminden tepe noktasına olan yüksekliği 14 metre, burcun üzerinden ise 8 metredir. İS 9. yy`da Bizanslılar döneminde devşirme malzeme ile yapıldığı anlaşılan Saat Kulesi`nin tabanının oturduğu burç beş köşelidir. Burcun çevresini yukarıda yumurta ince yaprak kabartmalarla süslü bir korniş süslemektedir. Kornişin üst kısmı kaba yontu taştan yapılmıştır. Daha yukarıda hafif çıkıntılı kesme taş ile sonradan yapılmış bir bölüm Saat Kulesi`nin kaidesini oluşturmaktadır.


Kulenin üzeri  soğan başı şeklinde bir kubbe ile örtülü idi. 1942 yılında meydana gelen bir fırtınada bu kubbe zarar gördüğünden 1945 yılında yerine, burç mazgallarını andıran bir üst kısım ilave edilmiştir.

Eskiden tamamen el yapımı dövme demirden bir saat mekanizmasına sahip olan Saat Kulesi`nin, saati ve saat kadranları 1974 yılında değiştirilmiştir. Eski saat mekanizmasından bugün geriye, üzerinde çarmıhta Hz. İsa, Hz. Meryem ve bir aziz kabartması ile Grekçe yazıların yer aldığı bir çan kalmıştır.
Saat Kulesinin kuzey yüzünde çıkıntı bir demir vardır. Bu demir idam edileni günboyu halke teşhir etmek için kullanılırdı. İdam edilecek kimseyi sabah erken orada asarlar, üstüne beyaz bir elbise, o elbisenin üstüne mahkeme ilamı asılırdı.